Herkese merhaba! Bugün Türk şairlerini başta gelen isimlerinden biri olan Hasan Hüseyin Korkmazgil ve onun aşkından bahsedelim. Hasan Hüseyin Korkmazgil toplumcu-gerçekçi şiirin önde gelen isimlerindendir. Şiirleri adeta dönemi yansıtır. Tarihteki ünlü aşıklar gibi, Hasan Hüseyin ve Azime aşkı da edebiyat dünyasının ünlü aşklarındandır. Azime Hanım’a yazdığı bir şiir bu durumu ne kadar da güzel anlatır:
Azime’li Temmuz Bildirisi 2
saksılarda çöl bitkileri, salonlarda kartpostal mutluluklar
eskidi maskelerin sırıtan düşmanlıkları — ve nice yazlar
oh ne güzel yeniden — bu senin güzelliğin ne demek
sel ne demek azime’m, savaşlara durmak ne demek, güzel ne demek
sen geldin ey benim kadın ülkem — yepyeni ufuklar geldin
dürülü bayraklarım güldü gülüm — sen geldin kutuplarım değişti
Peki bu aşk nasıl başladı?
Azime hanım Uşak’ta bir lisede edebiyat öğretmenidir. Aynı zamanda evli ve iki çocuk annesidir. Bir gün radyo dinlerken şunu duyar:
‘Türk şairi Nazım Hikmet vefat etmiştir.’
Çok sevdiği bir şairin ölümü Azime Hanımı yıkar ve içini bir korku sarar. Ya en sevdiği şairlerden biri olan Hasan Hüseyin ile de tanışamadan ölüm haberini alırsa? Ertesi gün hemen bir trene atlayıp Ankara’ya gider. Şairin adresini bilmediği için Türkiye İşçi Parti (TİP) binasına gider ve Hasan Hüseyin’i sorar. Ankaradan bir süre önce ayrıldığını öğrenen Azime Hanım evine geri döner. Bir buçuk ay sonra Hasan Hüseyin’den bir mektup alır:
“Azime Karabulut merhaba! Sana ve senin gibi duyup düşünenlere binlerce selam. Sizlere layık olamamak korkusuyla titrediğimi duyuyorum. Ah, ne iyisiniz, ne yiğitsiniz sizler…”
Bu mektuptan sonra Azime Hanım ve Hasan Hüseyin arasında mektuplaşmalar başlar. Bir gün Hasan Hüseyin’den aldığı bu mektup Azime Hanım’ı evliliği hakkında düşünmeye iter.
“Benim Azimem! Seni sevdim, seviyorum. Seni anlayarak seviyorum. Bunu bugün söylüyorum sanma. Ben sevmem böylesi laflar etmeyi. Hele, hiç sevmem mektup yazmayı. Seni seviyorum diyorum, anlıyorsun değil mi? Bu benim için zor bir itiraf… Sen biraz yarınımsın benim. Biraz değil yarınımsın Azime. Sana Azimem diyorum anlasana! Seni anlayarak seviyorum Azime. Düşün ki yüzünü görmedim daha. Kimseden de sormadım seni. Seni kendi sözlerinle tanıyorum, bir de yolladığın resimden… Geç mi kaldık? Yoo… Bu da bizim gerçeğimiz.”
Ailesine ve sevdiklerine durumu anlatan Azime Hanım, onlarında destekleriyle eşinden ayrılır ve Hasan Hüseyin ile evlenir. İki çocuğunu da alıp Ankara’ya gider. Bir yıl sonra oğulları Temmuz dünyaya gelir.
Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz
bir oğlum olacak adı temmuz
uykusuz
korkusuz
beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter
bir oğlum olacak adı temmuz
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
bende bitmeyen kavga
onda yeniden başlayacak
bir oğlum olacak adı temmuz
öfkede benden fırtına
sevgide deniz
ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
ne kutupşafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
temmuz gibi sıcak ve bereketli
temmuz gibi uçsuzbucaksız
bir oğlum olacak adı temmuz
dilinde en güzel sesi türkçemin
kulağı en yiğit şarkılarla delik
korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı
vivaldi’yi dinler gibi okuyup anlayacak
ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şaftalisine
ay’dan kendi sesini dinleyecek
vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle…
Şiirle kalın!